Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Tasavvuf Kültürü ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emine Yeniterzi, 7-17 Aralık Mevlana Haftası kapsamında tasavvuf geleneğinde hoşgörü kavramını günümüz dünyasıyla karşılaştırarak kapsamlı bir değerlendirme yaptı.
Hoşgörü ve Edepler
Prof. Dr. Yeniterzi, hoşgörü kavramının modern zamanlarda "Her şeyi anlayışla karşılayarak hoşgörme durumu, müsamaha, tolerans" şeklinde tanımlansa da, tasavvuf geleneğinde bu durumun tahammül değil bir edep olduğunu vurguladı. Bu anlayışın, Allah’ın rahmet sıfatının kulda tecelli etmesine yönelik bir eylem olarak kabul edildiğini belirten Yeniterzi, sufilerin her canlıya merhametle yaklaşarak Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmayı hedeflediklerini ifade etti.
Türk-İslam Kültüründe Hoşgörü
Prof. Dr. Yeniterzi, Türk-İslam kültüründe "Yaratılanı hoşgör Yaratan'dan ötürü" söyleminin, insanların hoşgörülü olmaya teşvik edildiğini dile getirdi. İslam dininin din, ırk, renk ve dil gibi farklara yer vermeden kardeşlik ve eşitliği teşvik ettiğini belirtti. Kur’an-ı Kerim’de bütün insanların tek bir kaynaktan yaratıldığına (Nisâ 4/1) ve Allah nezdinde en değerli olmanın yalnızca Allah'a karşı gelmekten en çok sakınmakla olacağına (Hucurât 49/13) dikkat çekti.
Eylemlerde Hoşgörü ve Sabır
Hoşgörünün, doğrudan zarar veren hatalı davranışlar karşısında sergilenen olgun bir tavır olduğunu belirten Prof. Dr. Yeniterzi, Kur’an-ı Kerim’den örnekler vererek affetmenin ve sabırlı olmanın önemini vurguladı. Ayrıca, mükemmel olmadığımızı ve her insanda hata veya kusur olabileceğini ifade etti. Bu durumun, kişisel kusurlara odaklanmayı bırakıp, olumlu özelliklere yönelmeyi öğütlediğini söyledi.
Öfke ve Kibirle Başa Çıkmak
Hoşgörülü olmanın kolay olmadığını, öfke ve kibirle başa çıkmak gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Yeniterzi, insanların öfkelendiklerinde düşünme yeteneklerini kaybettiklerini belirtti. Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetler ve hadislerle öfkenin kontrol edilmesi gerektiğini dile getirdi. Önyargıların, iletişimde bilgi eksikliğinden kaynaklandığını ve insanların hoşgörülü olmasına engel olduğunu belirtti.
Empati ve Hoşgörü
Prof. Dr. Yeniterzi, empati kavramının, kendimizi karşımızdakinin yerine koymak olduğunu ifade ederek, bunun hoşgörünün temelinde yatan bir düşünce olduğunu vurguladı. İnsanların birbirleri için sevgi ve saygı göstermelerinin önemine değinerek, hoşgörülü olmanın bir eşitlik ve birlik bilinci yaratmakla mümkün olduğunu söyledi.
Hoşgörü ve Sabır İlişkisi
Hoşgörünün bir ayağının sabır olduğunu belirten Prof. Dr. Yeniterzi, sabırlı olmanın zor olduğunu ama aynı zamanda hayatın birçok alanında başarı ve mutluluğun anahtarı olduğunu ifade etti. Hoşgörülü olmanın sabırla gerçekleştiğini belirtti.
Tasavvufun Temeli Sevgi
Hoşgörünün temelindeki en önemli unsurun sevgi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yeniterzi, tasavvufun özünün insanın yaratılışını temizleyici bir şifa unsuru olduğunu belirtti. Sevginin, kinin ve nefreti engellediğini vurguladı.
Günümüzdeki Zorluklar ve Tasavvuf
Günümüz dünyasında insanların hız ve haz peşinde koşmalarının, sürekli bir bilgi bombardımanına maruz kalmalarının, empati yorgunluğu ve bireysel gerginliklere yol açtığını dile getirdi. Prof. Dr. Yeniterzi, bu durumun insanların hoşgörü kapasitelerini zayıflattığını ve ruhsal dinginlik yerine gerginliklerin hâkim olduğunu belirtti.
Tasavvuf öğretilerinin ise bireylerin iç dünyasını zenginleştiren, derinleştiren ve huzur veren bir kaynak olduğunu ifade ederek, hoşgörüyü yeniden hatırlamanın bireysel huzurun ve toplumsal barışın anahtarı olabileceğini vurguladı. Prof. Dr. Yeniterzi, Mevlana ve Yunus Emre gibi gönül sultanlarının öğretilerinin önemine dikkat çekti.



