Bugün: 14 Ekim 2025 Salı

SAĞLIK

"Diyabetik Ayak Tedavisinde Yeni Yöntemler"


"Diyabetik Ayak Tedavisinde Yeni Yöntemler"

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre Türkiye’de 20-79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastası bulunuyor ve bu rakam yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15’ine karşılık geliyor

5,28 B

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre Türkiye'de 20-79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastası bulunmaktadır, bu rakam yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15'ine denk gelmektedir. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi'nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Çetinkaya, diyabetin yalnızca yüksek kan şekeri ile sınırlı olmadığını, zamanla göz, böbrek, kalp-damar sistemi ve sinirlerin de olumsuz etkilenebileceğini belirtmiştir. Özellikle diyabetik ayak hastalığı, sinir hasarı ve dolaşım bozukluğu nedeniyle ayakta yaraların iyileşmesini zorlaştırmakta, enfeksiyon riskini artırarak ilerleyen dönemlerde ayak ya da bacak kaybına neden olabilmektedir.

Diyabetik ayak tedavisinde en önemli klasik yaklaşımlar arasında kan şekerinin kontrolü, düzenli yara bakımı, enfeksiyon tedavisi ve gerekirse cerrahi müdahale yer almaktadır. Günümüzde eksozom, amniotik membran ve şok tedavileri gibi yeni tedavi yöntemleri de dikkat çekmektedir. Prof. Dr. Çetinkaya, eksozom tedavisinin iltihabı azaltarak iyileşmeyi hızlandırdığını, plasentadan elde edilen amniotik membranın biyolojik bandaj gibi etki ederek doku onarımını desteklediğini ve şok dalga tedavilerinin hücreleri uyararak zor kapanan yaraların iyileşmesine yardımcı olduğunu açıklamıştır.

Eksozom tedavisiyle vücudun onarım gücü desteklenmektedir.

Prof. Dr. Çetinkaya, eksozomların vücuttaki hücrelerin haberleşmesini sağlayan çok küçük parçacıklar olduğunu ifade etmiştir. Kök hücreler tarafından üretilen bu parçacıklar, iyileşmeyi destekleyen bilgiler, proteinler ve büyüme faktörleri taşımaktadır. Eksozomlar, yaralarda aşırı iltihabı kontrol altına alarak, onarıcı hücrelerin daha aktif çalışmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda yeni damar oluşumunu destekleyerek yaranın beslenmesini ve iyileşmesini hızlandırmaktadır. Vücudun kendi hücreleri de eksozom üretir; ancak doğal miktar bazen yeterli olmayabilir. Eksozom tedavisinde, kök hücrelerden elde edilen eksozomlar laboratuvar ortamında yoğunlaştırılıp yara bölgesine uygulanarak dışarıdan desteklenmiş olur.

Amniyotik membran yaraları iyileştirici özellikler taşır.

Prof. Dr. Çetinkaya, amniyotik membranın doğum sırasında plasentaya bağlı olarak bebeği saran zar tabakası olduğunu belirtmektedir. Plasenta, bebeği dış etkenlerden koruyarak gelişimi boyunca ihtiyaç duyduğu birçok maddeyi sağlamaktadır. Doğumdan sonra kullanılmayan bu zar, özel işlemlerden geçirilerek tedavi amaçlı kullanılabilir hale getirilmektedir. Özellikle zor iyileşen yaralarda etkili olan amniyotik membran, cilt üzerine ya da ihtiyaç duyulan başka bir bölgeye uygulanarak adeta bir biyolojik bandaj görevi görmektedir. İçerdiği doğal büyüme faktörleri ve proteinler sayesinde hücre yenilenmesini hızlandırarak hızlı iyileşme sağlamaktadır. Yaralı bölgede şişlik ve iltihabı azaltma, ağrıyı hafifletme ve yara izinin oluşmasını engelleme gibi yararlı etkileri bulunmaktadır.

Şok dalgaları "iyileş" mesajı taşır.

Şok dalga tedavisi, özellikle zor kapanan yaralarda etkili sonuçlar veren bir yöntemdir. Prof. Dr. Çetinkaya, bu tedavi yönteminin tıbbi adının "Extracorporeal Shock Wave Therapy" olduğunu ve vücuda dışarıdan uygulanan ses dalgaları aracılığıyla iyileşmeyi hızlandırdığını açıklamaktadır. Düşük yoğunlukta ve kontrollü şekilde uygulanan şok dalgaları, cilt üzerinden yara bölgesine bir cihaz aracılığıyla gönderilir. Bu dalgalar cilde veya dokuya zarar vermeden, hücrelerin çalışmasını hızlandırarak vücuda "Harekete geç, kendini onar!" mesajı iletir.

Biyoyazıcılarla kişiye özel deri üretimi planlanmaktadır.

Diyabetik ayak tedavisinde yakın gelecekte önemli gelişmeler beklenmektedir. Prof. Dr. Çetinkaya, akıllı bandajların yalnızca koruma sağlamayacağını; aynı zamanda yarayı analiz edeceğini, enfeksiyonu algılayacağını ve ilaç salımı yaparak adeta “minik bir doktor” gibi çalışacağını ifade etmiştir. Daha saflaştırılmış eksozom ürünleri ile hazır jel ve spreyler geliştirilecek, 3D biyoyazıcılarla hastanın kendi hücrelerinden kişiye özel deri yamaları üretilebilecektir. Böylece vücut bu dokuyu daha kolay kabul edebilecektir. Ayrıca yaranın mikrobiyomunu koruyan probiyotik kremler, kötü bakterileri baskılayarak doğal savunma sağlayacak, akıllı tabanlıklar ve basınç sensörleri ile ayakta yara oluşmadan önce riskin fark edilip önlem alınabilecektir.